Yazıyı okumak 3 dakikanızı, fotoğraflara bakmak 1 dakikanızı alacaktır. Keyifli okumalar:)
Sevdiğin işi yapmak mı, yaptığın işi sevmek mi? Buradaki iş kelimesi yaşamı ve aktiviteleri de kapsıyor. Yaş ilerledikçe bu soruyu sorma cesaretim oluşmaya ve hayatım daha keyifli bir hal almaya başladı. Üniversite yıllarımda bu soruyu sorma cesaretim hiç olmadı. O gencin tek derdi çevresindekiler tarafından olumlu anılmak için saygın bir meslek edinmek, mesleğine uygun TV reklamlarında yer alan kurumsal bir firmada işe başlayabilmek. Kendini mecbur hissettiğin için de sıkışıp kalıyorsun köşeye istemesen de. Sonucunda da sevdiklerini yapabilmek için yaptıklarını sevmek zorunda kaldığın bir hayatın oluyor. Çocukluk dönemini saymıyorum tabi. O çağlarda farkında olmasan da cesaretin oluyor. Bunu da küçük yeğenimle(3) anlıyorum. Oyunun kurallarını başkası koyduğu anda huzursuzluğunu dile getiriyor ve istediği gibi oynamaya devam ediyor. Umarım hayatı boyunca bu cesaretini kimseyi incitmeyerek sürdürür:).
Bu hayatı keyifli hale getiren farkındalık insanın gücünü eline aldığına inandığı herhangi bir dönemde ortaya çıkıyor sanırım. Güçten kastım kendini tanımak ve güvenmek. 15 yaşında da, 60 yaşında da bu farkındalığa varıp sevdiği işi yapmaya başlayan tanıdıklarım var. Benim ise geçtiğimiz 2 yıla dayanıyor diyebilirim. Çok da geç olmadan bu döneme girdim die düşünüyorum. Hepimizin keyfi bol olsun:).
Hayatımda veya düşüncelerimde tam hayatını keyifli hale getirmeye çalışırken tanıştığım insanların yeri her zaman farklı olmuştur. Tecrübeleri derstir ve bu kişiler kolay ulaşabileceğiniz kişiler değildir. İlk olarak sizin bu keyfi tadıyor olmanız lazım ki o kişileri farkedin, onlar tarafından farkedilin.
Tam bu dönüm noktasında tanıştığım 4-5 kişi var hayatımda ama bunları düşünüp yazmama sebep olan kişi düğün zamanı tanıştığımız Ahmet Özgür Abi. TV’de reklamları çıkan kurumsal bir firmadan çıkıp Uçan Fotoğraf‘ı kuran bir baba kendisi. Haftada bir gün sevdiği işi yapmak için 5 gün yaptığı işi sevmeye çalışmak zorundayken garipliği sezip bu düzene son verip tutkusunun peşinden gitmeye karar vermiş. Biz de bu sayede tanıştık. Begüm’le tanıştığımız lisemizden başlayıp Ağva’da sonlandırdık çekimleri. Hatta kendimizi tutamayıp Gölcük’e geçtik. Hiç fotoğraf çekilmek için orada olduğumuzu hissetmediğimiz keyifli bir anı oldu bizim için ve iletişimimiz her zaman devam etti. Çok farklı sektörlerde girişimlerimiz olsa da iş geliştirme, iletişim, pazarlama, yeni kanallar yaratma gibi ortak alanlarda fikir alış verişi yapabiliyoruz.
Ama ben fotoğrafçılığa olan tutkusunundan bahsetmek istiyorum. İşini büyük bir heyecanla yapan ve size ihtiyacınız olan çekim enerjisini dibine kadar yansıtan biri. Yıllardır tanıdığınız bir dostunuzun fotoğraflarınızı çektiğini düşünün, o kadar samimi. Çekim günü ezbere ilerleyenlerden değil, çekim öncesi saatlerce sohbet ederek uygun çekim ortamını hayal eden ve ettirenlerden, günün bitmesine sevinenlerden değil, içine sinen pozları çekemediği için mutsuz olanlardan kendisi. Çekimden iki hafta sonra bir .rar dosyası atanlardan değil, her gün defalarca iletişime geçerek gelişmeleri ve fikirlerini dile getirip senin de fikrini alanlardan. Kısacası sevdiği işi yapanlardan. Ne zaman ihtiyacım olursa düşünmeden kapısını çalacağım biri.
Keyfiniz biran önce bol olsun, tıpkı sevdiği işi yapanlar gibi.
Anılardan kareler👇
Ahmet der ki
Güzel bi blog yazısı , çok teşekkür ederim bu duyguları hissettirdi isem ne mutlu bana 🙂
Sizin gibi insanların herkesin hayatında olması dileğim ile 🙂
İyi ki varsınız 🙂
Onur Güneş der ki
Bilmukabele:)