Bu yazıyı okumak 4 dakika, podcast’i dinlemek/izlemek(x1.5) 26 dakikanızı alacaktır. Keyifli okumalar, dinlemeler ve izlemeler.📚📼🎬
COVİD-19 sebebiyle evde kaldığım bugünlerde geriye dönüp olayları muhakeme etme fırsatı yakalamış oldum. Bu sürecin de daha uzayacağını farkedince düşün düşün bir yere kadar diyerek Orçun Abi ile beraber bunu bir ileri aşamaya taşıyıp sohbete çevirmeye ve Podcast yayınlarına başlamaya karar verdik. Yazmayı seven, kameraya konuşmaya uzak biri için değişik bir tecrübe olacak ama süreci yeni yetenekler kazanarak değerlendirmek gerek diye düşünüyorum. Normal şartlar altında emekliliğe uzak kesim en büyük tecrübesi olan geçmişini muhakeme etmeyi unutabiliyor veya zaman kaybı gibi görebiliyor. COVID-19 sayesinde bir çok sorumun cevabına zaten sahip olduğumu fark etmeye başladım, sadece arada bir yoklamak gerekiyor sanırım belleği.
Adını Solarian Seyahatnamesi koyduğumuz bu podcast’lerin amacı bu yolculukta yaşadıklarımızı birey olarak ele almak ve tecrübeyi biraz daha faydalı hale getirmek. Yaşarkenki hengamede almamız gereken ama kaçırdığımız dersler var mı onları öğrenmek. Kısacası hikayeyi daha iyi anlamak. Bunun için de bazı kurallar koyduk. Mesela hiçbir yayını önceden konuşup planlamayacağız ve birbirimize soracağımız soruları paylaşmayacağız. Ters köşe serbest, acımak yok, politik cevap yasak.
İlk olarak kurumsal hayatı bırakıp kendi yolumuza devam etmeye karar verdiğimiz ve “Solarian’ın Doğuşu” olarak adlandırabileceğimiz dönemi konu aldık.
11 aylık kurumsal hayat geçmişimde çok fazla tecrübeye sahip olamasam da bunu her zaman avantaj olarak görmüşümdür. Çünkü kendi yolunu çizdiğinde birileri mutlaka seni geçmişinle yüzleştiriyor ve tam anlamıyla kendin olamadığın o anlara gitmek keşke dedirtebiliyor. Bu herkes için geçerli değildir tabii ki ama ben bu sürecin kısa olmasını olumlu değerlendiriyorum. Bu avantajımı da fırsat bilerek Orçun Abi’yi köşeye sıkıştırmak istedim ve 7 yıllık kurumsal geçmişi ile yüzleştirmeye çalıştım. Ama zaten kendisi gayet şeffaf bir şekilde durumu özetledi.
Aslında bizim yaptığımız aynı masada farklı koltuğa oturmak gibi. Yatırımcı firmayı temsil eden takım elbiseli yerine karşısında sunacağı hizmeti ve katma değeri anlatmaya çalışırken terleyen o kişi olduk. Belki masanın ilk koltuğundaki oyun kurucunun rolünü ve huyunu çok iyi bilmemiz bir avantaj olmuştur. Bu yer değişikliği ve kurduğumuz empati üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Solarian’ın kilometre taşlarından biri olan ve bana “oldu bu iş” dedirten ilk büyük işimizden bahsettik. Daha 6 aylıkken aldığımız 70 MW’lık bir GES portföyünün denetim işi. Şu ana kadar iş hayatımın her günü heyecanlı ve keyifli geçti diyebilirim ama ilk içten içe kendimle gururlandığım anı Orçun Abi affetmedi ve ortaya çıkarttı.
Bir de dillere pelesenk olan diğer terim:”Konfor alanı”. Anladım ki bize rahat batıyor arkadaş! Tersine gitmeyi seviyoruz. Bir makalede okumuştum, girişimci olmak için deli olmak gerekir diyordu. Biz ise olaya şu şekilde bakıyoruz: “It is a journey, not a destination.” (5:10)
Podcast için;
Bir yanıt yazın