İki Schengen reddi sonrası yaşadığımız gri pasaport maceramız Abi’min “gri pasaport almaihtimaliniz var.” demesiyle başladı (Schengen kısmını buradan okuyabilirsiniz.). Tabii biz de başka seçeneğimiz kalmadığı için araştırmaya başladık.
Bu süreçte İstanbul’da bulunan 15 vali yardımcısının 5’i ile yüz yüze konuşup derdimizi anlatma fırsatı yakaladık. İl Sağlık, İl Nüfus, İç İşleri Bakanlığı ve Valilik gibi bir çok kurumla iletişime geçtik. Çoğuna defalarca girdik, çıktık. Bir çok mevkinin sekreteri, bakanlık özel kalemi, binaların güvenlikleri, makamların şöforleri, rektörlük, belediye başkanları, İstanbul dışı şehrin Vali’leri gibi bir sürü şahısa derdimizi anlatma fırsatı yakaladık, hatta adeta bu fırsatı yarattık. Yukarıdaki makam ve şahıslara ulaşmak için de hiçbir torpilimiz yoktu ve bunları sadece İstanbul Valisi’ne ulaşabilmek için yaptık. Çünkü yönetmelik çok netti. İKİNCİ NESİL PASAPORT UYGULAMA TALİMATI ALTINCI KISIM – Hizmet damgalı pasaport taleplerinin karşılanmasına ilişkin esaslar Madde 26-3 diyor ki; “Kurum dışı şahısların il müdürlüklerince yapılan yurtdışı görevlendirmelerinde Valilik oluru aranacaktır.” Yani Vali onaylarsa gri pasaport çıkıyor.
Peki Vali bunu neden versin? Dünya Dermatoloji Kongresi(WCD) 5 yılda bir yapılmaktadır. Bir doktorun 5 yılda bir yapılan dünya kongresine çalışması ile kabul ve burs alması büyük bir başarı. Orada hem ilgili konunun ülkenizdeki altyapısını tanıtmış oluyorsunuz, hem de tüm dünyaya Türkiye’den de böyle çalışmalar çıkıyor diyorsunuz.
Yukarıda bahsettiğim kurumlar dışında bir yerden bir şekilde Vali’ye ulaşıldı ve tekrar bir Vali Yardımcısı’na yönlendirildik. Konu hakkında bu evrakta sahteciliktir, koskoca Vali böyle bir şey yapamaz dediler ve konu kapandı. Biz de canımız sağolsun diyerek konuyu kendi içimizde kapadık. Kaparkenki yorgunluğumuzu aşağıdaki görsel açıklıyor sanırım. 😮
Fakat bir sürü de soru işareti beraberinde geldi. Mesela 5 tane Vali Yardımcısı’na ulaştık, çoğu ben olsam onayı verirdim dediği halde neden Vali’ye telefon açılamadı? Bir çok emsal varken ve mevzuatta yeri varken neden bize evrakta sahtecilik dendi? Neden bu mevzuatı kimse bilmiyor ve biz fiziki olarak gösteridiğimiz halde okunmuyor?
Bir çok ilginç ikili sohbet gerçekleştirdik fakat o kısımlar bize kalsın. Kurumların işleyişi, yetki tanımlamaları, bulundukları yerler, ulaşabilirlikleri gibi bir çok konuda bilgi sahibi olduk. Ülkedeki siyasi yapı bu kurumları halkın gözünde o kadar ulaşılmaz kılmış ki gençken bunu kırmış olmak da bizim şansımız oldu. Enerjimizin tuttuğu bazı tecrübeli mevki sahibi büyüklerle tanıştık ve iletişimimizin sürekli olacağına inanıyorum. Bu süreçte hiçbir keşkemiz veya pişmanlığımız yok, iyi ki yaşadık diyorum. Tek üzücü kısım; kendi ülkemize derdimizi anlatamadık ama elin Avrupalı’sı bizi zor da olsa dinledi. Umarım bu durum değişir.
Çıkarılan ders: Birine inanıyorsanız gücünüz yettiğince destekleyin. Hele ki konu bilimse. Sakın o birilerini oyalamayın, yoksa yarının liderlerinin gözünde bal yapmayan arı olursunuz.
05.07.2019
Bir yanıt yazın