Her sektörde olduğu gibi güneş enerjisi sektörü ile alakalı da sayısız fuar ve konferans düzenleniyor. Ben de 3 yıldır fırsat buldukça kamu kuruluşlarında, üniversitelerde ve özel etkinliklerde ziyaretçi ve katılmcı olarak yerimi alıyorum. Etkinlik sayısı ile sektörün gelişimindeki zıtlık her zaman kafamı karıştırmıştır. Her konuşmacı sektörün “emekleme” döneminde olduğundan ve “trenin kaçtığından” bahsediyor. Peki bu kadar etkinliğe ve çalışmaya rağmen neden ülkemizde güneş enerjisi sektörü hala “emekleme” döneminde veya neden bu tren hep kaçıyor? Aşağıda bunun üzerine bazı çıkarımlarımı anlatmaya çalıştım.
Çıkarım 1 – Sanayi-Üniversite işbirliği eksikliği:
Ar-Ge’siz bir sanayinin yürümediğini en iyi yaşayan sektörlerden biri de güneş enerjisi sektörüdür. Çünkü teknoloji ile içiçe bir sektör ve gelişimi de en az onun kadar hızlı. Bir ağır sanayi, geleneksel otomotiv, geleneksel enerji santrali gibi olgunlaşmış bir sektör olmaması da etken. Fakat Ar-GE birimi kurmak da kolay değil. Bilimi seven, yenilikleri takip eden ve proje geliştirmesini bilen bir ekip şart. Buna en yakın profil ise akademisyenler. Fakat onları da okuldaki rahat koltuğundan kaldırmak bir maliyet. Satış ekibi oluşturmak gibi değil bu maalesef, iki ay deneme süresi yetkinlik analizi için yetersiz kalabilir. Bu sebeple şirket değer hesabı yapamayan bir yönetim, devletten de destek alamayınca bu yükün altına girmeyi düşünmeyebilir.
Çıkarım 2 – Kamu-Sanayi işbirliği eksikliği:
Enerji sektörü devlet tarafından regüle edilen bir sektör. Bu da kamunun sektörü en az sanayi temsilcileri kadar bilmeleri gerektiğini zorunlu kılmaktadır. Mevcut yapıda bu çok da uygulanabilir değil. Düşünün ki bir çalıştaya veya fuara enerji bakanlığından üst düzey yetkilinin katılması bir kaç hafta haber niteliğinde. Sektördeki sanayicilerin sektörel sıkıntılardan bahsettiği kaç tane fuara denk geldim fakat dinleyiciler de yine sanayiciler. Belki de her gün whatsapp’da konuştuklarını orada mikrofon eşliğinde konuşuyorlar:) Sorunu dile getiren sanayici; fakat dinlemesi gereken kamudaki ilgili birimler. Bu durumun iki tarafa da büyük zararı var. Sanayici için: Şikayetler kendini tekrarlıyor ve motivasyon kırılıyor. Kamu için: Gerekli regülasyon taleplerinden haberleri olmuyor ve görevlerini yerine getiremiyorlar.
Çıkarım 3 – Düzenleyici merciin gecikmesi:
Maalesef planlanan zamanda gerçekleşen çok az proje var. Örneğin Bir yasa planlandığı tarihten nasıl olur da 1 yıl sonra çıkar? Düzenleyici ne yapacağını bilemezse, bilir kişilerden görüş toplamazsa, bunları şeffaf bir platformda değerlendirmeye açmazsa gecikir. Deveye hendek atlatanınız hiç oldu mu?
Aslında çıkarımların hepsi bir çatı altında toplanıyor. Birleştiricilerin yani sektörün parçalarını birbirine uyduracak olan kesimin eksikliği.
Ülkemizde birleştiricilere örnek var mı diye araştırırken karşıma politikacıların himayesinde olan “Kamu-Üniversite-Sanayi işbirliği(KÜSİ)” diye bir kuruluş çıktı. İşleyişine ve yaptıklarına hakim olmasam da güncel olmayan eylem planını okuduğumda stratejileri bu eksikliğe hizmet ediyor gibi. Anlayacağınız bir zamanlar düşünülmüş. Bu ve bunun gibi stratejisi kağıda dökülmüş ama duyulmayan bir çok topluluk olduğuna eminim. Sanıyorum bilgi, hız ve planlama eksiklikleri sürecin yürümesini engelliyor.
Ama artık yetişen yeni nesil profesyonellerin bu sorunu çözebilecek güçte olduğunu düşünüyorum. Günümüzde her sektörde bu kriterlere ayak uyduran ve girişimci olarak adlandırılan ekipler mevcut. Yavaş yavaş birleştiricilerin onlar olacağını düşünüyorum. Çünkü bu topluluklar içeriği kaliteli sosyal medya paylaşımları yapıyor, bilgiyi saklamıyor, eğitimi seviyor, yenilikleri takip ediyor, rekabete bayılıyor ve en en önemlisi de iletişim becerileri oldukça yüksek. Bu durum da her kesim yöneticinin ilgisini çekiyor. Bu ilgi; çoğu vizyoner kuruluşta(kamu dahil) paydaşları aynı masada toplamaya başladı bile. Hatta bu masada en büyük saygı danışman rolündeki girişimci ekibe yani yeni nesil birleştiricilere duyuluyor.
En kısa sürede bu birleştirici güç sorununun çözüleceğini ümit ediyorum. Ancak bu sayede sektörde olumlu gelişmeler katedilecek gibi duruyor. Aksi takdirde aşağıdaki gibi durumlarla sıkça karşılaşmaya devam edeceğiz.
13.09.2019
Bir yanıt yazın